Wiki90: Web'de 90'ların Stil Ansiklopedisi
Günümüz dünyasında Deniz Feneri davası dünya çapında milyonlarca insanın dikkatini çeken bir konudur. Toplum üzerindeki etkisi, bilimsel alanla ilgisi veya popüler kültürdeki önemi nedeniyle Deniz Feneri davası evrensel bir ilgi konusu haline geldi. Deniz Feneri davası ortaya çıkışından bu yana kapsamını ve boyutlarını anlamamıza olanak tanıyan tartışmalar, araştırmalar ve analizler üretti. Bu yazıda Deniz Feneri davası ile ilgili kökeninden günlük yaşamın farklı alanlarındaki etkisine kadar çeşitli yönleri inceleyeceğiz. Multidisipliner bir yaklaşımla, Deniz Feneri davası'e ve onun günümüz dünyası üzerindeki etkisine kapsamlı bir bakış sunmaya çalışacağız.
Deniz Feneri e.V. Davası, Almanya'da faaliyet gösteren "Deniz Feneri e.V" derneğinin topladığı 41 milyon avroluk paranın bir kısmını amaç dışında kullanmasıyla ilgili dava. Almanya'nın Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesinde görülen davada, 17 Eylül 2008 tarihinde mahkemenin hakimi Johann Müller'in verdiği kararla tutuklu yargılanan dernek yöneticileri hapis cezası almış, derneğin mal varlığı ise kamuya devredilmiştir.
Dernek, internet sayfasında, broşürlerde, gazetelerde, televizyonda, bilhassa dernekle birlikte işbirliği yapan Euro 7 televizyonunda reklamlar yaparak, Frankfurt Postbank’taki 301535602, Vakıf Bank Int. AG Frankfurt’taki 3344, Bank für Sozialwirtschaft’taki 8620500, Commerzbank Frankfurt’taki 585 4666 nolu hesaplara olduğu gibi, Avrupa’nın diğer ülkelerindeki hesap numaralarına bağışta bulunmaları için, halka çağrıda bulunuyordu. Bu çağrı yapılırken, Türkiye’de, Pakistan’da ve diğer ülkelerdeki yardıma muhtaç insanlar kısmen gösterilmekte ve onlara nasıl ve nelerle, hangi yollarla yardım edilebileceği söyleniyordu. Bağışların banka havalesi ile veya nakit verilerek yapılacağı açıklanıyordu. Derneğin yukarıda belirtilen hesap numaralarına toplam 41.423.158,85 € bağış havale edilmişti.
2 Eylül 2008 tarihinde derneğin muhasebe sorumlusu Firdevsi Ermiş yardım için toplanan paralarla gayrimenkul alındığını ve şirketler kurulduğunu itiraf etti. Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesinde davanın savcısı Kerstin Lötz davanın asıl faillerinin Türkiye'de bulunduğunu iddia etti. Yapılan soruşturmada toplanan 41 milyon avronun 17 milyonu Türkiye'ye gönderilmiş olduğu bunun 8 milyon avroluk kısmı Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği'ne verilmiş geri kalanının ise akıbeti tespit edilememiştir.
Dernek yöneticilerine dolandırıcılık ve haksız kazanç elde etmek suçundan hapis cezaları verildi. Mehmet Gürhan 5 yıl 10 ay, Mehmet Taşkan'a 2 yıl 9 ay, Firdevsi Ermiş ise 1 yıl 10 ay hapis cezası aldı. Mehmet Taşkan ve Firdevsi Ermiş'in tutuklulukları sırasında hapiste kaldıkları süre dikkate alınarak geri kalan ceza süreleri tecil edildi. Mahkeme derneğin malvarlığına kamu adına el koyarak malvarlıklarının yönetimini kayyuma devretti. Kayyum derneğin borçlarını ödedikten sonra paralarını almaları için bağış sahiplerine çağrıda bulundu geriye kalan para ve malvarlıkları ise Kızılhaç'a devredildi.
Hâkimler kararında Mehmet Gürhan'ın bağışları Türkiye'de Kanal 7'ye aktardığı ve tamamı Türkiye'de bulunan Zekeriya Karaman, İsmail Karahan, Mustafa Çelik ve Zahid Akman olan gerçek yönetmenlerin kuklasından başka bir şey olmadığı belirtildi.
Türkiye'de Deniz Feneri Derneği hakkında yürütülen soruşturmada ise Türkiye Deniz Feneri Derneği'nin tüm yöneticileri hakkında takipsizlik kararı verilmiştir.
19 Ekim 2011 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı; soruşturma şüphelilerinin, derneğin kuruluş tarihinden önce edindikleri mallar üzerindeki tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararını Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne göndermiştir.
ile ilgili metin bulabilirsiniz. |